Çin'de ortaya çıkan ve Dünya genelinde yaygınlaşan koronavirüs (Covid-19) ne yazıkki ülkemizde de etkili olmaya başladı. Ülkemizde ilk ölüm 17 Mart tarihinde oldu. Dünyayı yerinden sarsan, ülkelerin sınırlarını kapatmasına ve OHAL ilan etmesine neden olan koronavirüs sınır tanımamakta, hızlı bir şekilde yayılmaya ve ölümlere neden olmaya devam etmektedir. Bu virüsün, Çin’de bir pazarda yılandan insana geçtiği, bir başka iddia ise yarasadan bulaştığıdır.
İşin özü ekosistemlerin bozulduğu, ve doğal hayatın deforme olduğu koşulların ürünü olan bu Virüs gerçeği ortaya koymuşturki, Ekosistemin bozulma ve bir ekolojik krize evrilmesi kapitalizme özgü bir vahşiliktir. Bu pandemik sorun yani koronavirüs karlılık rasyonalitesiyle hareket ederken kapitalizmin ortaya çıkardığı ekolojik krizin bir eseridir. Yaban hayvanların taşıdığı bir virüsün insana ulaşmasıyla bu hastalıkla tanışmış bulunuyoruz. Hayatın akışını olumsuz bir şekilde etkileyen bu virüs, dünyayı felç etmiş vaziyettedir. Bu salgınla ortaya çıkan ölümcül sonuçlar; ekonomik ve sosyal yıkımın, psiko-sosyal krizin nedeni kapitalizmdir.
Borsalar çöküyor, sanayi üretimi durmuş gibi, iflaslar daha da yaygınlaşacak gibi. Kapitalist sermayenin krizinin asıl nedeni aşırı üretim ve bununla birlikte kitlelerin yoksulluğuydu. Koronavirüsle birlikte oluşan yeni durum tüketim sorunu odaklı krize, üretimi, sermaye piyasalarını ve fnansal dünyayı ekleyerek sermaye sisteminin tamamında bir çöküşe dönüşmüştür. Neoliberalizm kapitalist sermayeyi krizinden kurtaramamıştır. Bu çöküş kapitalist sermayeyi refleksif kararlar almaya sevkediyor. Kapitalistler milyarlarca euroluk tedbir paketleriyle, IMF nin 1 trilyon dolarlık bir bütçe sunmasıyla kırizi hafifletilmeye çalışılıyor. Yüz milyarlarca euoroluk karantina paketleri, kriz destek açıklamaları Hakim sınıfların hedeflerine katkı sunuyor. Patronlar, tedbir almak bir yana dursun krizi fırsata çevirmeyi kendine kâr sayarak , koronavirüs şüphesiyle 14 gün evde kalması gereken işçilerin evde kaldıkları süreyi bile yıllık izinden kesmeyi amaçlıyor.
Sömürgeci ruhu gereği Kapitalizm toplumsal gereksinimleri karşılama değil, artı değer üretimine bağlı bir sistem olduğu için rekabet ve aşırı üretimi amaçlıyor. Kapitalist üretim doğada bulunan maddelerin işgücüyle dönüşüme uğratılmasına dayanır, işte bu artı +değer, doğanın ve emekçinin zulmüdür. Bu üretim döngüsü kapitalizmin varoluş gerçeğidir.
Bugün virüs karşısında emekçilerin talepleri de kendiliğinden gerçekleşmeyecektir. İşçi sınıfı haklarını, geçmişte olduğu gibi işi ve yaşamı pahasına direnerek kazanacaktır. Bu süreçte tüm işçilerin barınma, beslenme, ısınma, sağlık başta olmak üzere tüm temel ihtyaçları ücretsiz karşılanmalıdır. Emeği, sağlığı, yaşamı hiçe sayarak kendi ekonomilerini ve kârlarını sürdürmeye çalışan asalak sınıflara karşı tutum da sınıfsal olmalıdır. Hastanelerin ve sağlık kuruluşlarının sermayenin çıkarları doğrultusunda özelleştirilmesi ve insan sağlığının hiçe sayılması, işçi sınıfı ve halkın yeterli sağlık hizmetlerinden yararlanmasını zorlaştırmıştır. Parası olmayanın sağlık hizmetinden yararlanamadığı ya da nitelikli bir tedavi göremediği koşullarda salgının sınıfsal niteliği de ortadadır. Kapitalist sistemin mevcut krizi, bu sistemin yarattığı koronavirüs salgınıyla birleşerek işçi sınıfı ve halk sağlığını tehdit etmesine musade edilmemelidir. Günümüzde YURTSEVER DEVRİMCİ DURUŞ BU OLMALIDIR.
15 NİSAN 2020 … Şanver SARISALTUN.
Yorumlar