“Belediye,
belde halkının beşikten ölümüne kadar her şeyinden sorumludur.”
Toplumların ihtiyaçları gelişmeleriyle paralel olarak artış göstermektedir. Bu ihtiyaçların karşılanmasında ve hizmetin halka ulaşmasında yerel yönetimler içinde belediyeler önemli bir yere sahiptir. Bu bağlamda mahalli idarelerin önemi gittikçe artmaktadır. Mahalli idarelerin güçlendirilmesi hususunda çağdaş belediyecilik sisteminin benimsenmesi zorunlu bir ihtiyaç olarak önümüze çıkmaktadır.
2005 tarih ve 5393 sayılı Belediye Kanunu belediyelerin yetkilerini ve sosyal belediyeciliği tanımlamıştır. Merkezi yönetim halkın istek ve arzularını karşılamada yetersiz kalınca yerel yönetimlerin görevleri arttırılmış ve yerel yönetimlerde sosyal belediyecilik anlayışı doğmuştur. Sosyal belediyecilik, belediyelerin insan ve toplum merkezli, politikalar ve uygulamalar gerçekleştir -dikleri bir anlayıştır. Bu anlayış sosyal hizmet, sosyal yardım ve kültürel uygulamalar çerçevesinde yürütülmektedir. Çağdaş ve sosyal belediyecilik anlayışı yani çağdaş belediyecilik; yetenekli ve sorumluluk sahibi yöneticilerin açık, dürüst, insan haklarına saygılı yenilikçi bir çizgide olması ve bu doğrultuda halkın ihtiyaçlarına eşit, hızlı, güvenilir ve demokratik yollarla cevap vermesi ile gerçekleşir.
Bilindiği üzere kamu yönetiminde genel olarak iki yönetim biçimi vardır.
1 . Merkezden yönetim: Yetkilerin ve kaynakların merkezde toplandığı planlama, örgütlenme, koordinasyon ve denetimin merkezden yapıldığı merkeziyetçilik.
2. Yerinden yönetim: merkezin gücünü azaltarak yerel yönetimlerin yetkilerinin artırılmasını özellikle planlama ve karar alma ile ilgili faaliyetlerin bir merkezden dağıtıldığı veya devredildiği adem-i merkeziyetçilik.
Türkiye’de merkezi idare tarafından yerine getirilen bazı hizmetler belediyelere devredilmiş ya da belediyelerce yürütülen bazı hizmetler merkezi idare tarafından üstlenilmiştir. Kentlerin merkezi ve mahalli yöneticileri, yönetilenlere karşı adil olmak ve aynı konumda bulunanlara da eşit davranmak zorundadırlar. Kentlerin yönetimlerinde mahalli idarelerin özellikle de belediye idarelerinin etkisi son derece önemlidir.Bu bağlamda yerel yöneticiler kendinden emin, güvenilir ve ahlaklı olmalıdır. Planlama ve eylem aşamasında kentin bütün paydaşlarınınkatılımıyla ihtiyaçların tespit edilmesi, bu ihtiyaçların nasıl çözümleneceğine dair ortak kararlar üretilmesi gerekir.
Sosyal belediyecilik yalnızca yol sulamak, ölüye mezar temin etmek, çöp toplamak değildir. Sosyal devlet anlayışına dayanarak sosyal politika alanındaki yoksullarla yardımlaşmak, toplumsal sorunları çözmek, çevre, İşsizlik, eğitim, konut, sağlık gibi önemli sosyal hizmetlerde de görev üstlenmektir. Yerel yönetimler kent emekçi kitlelerinin geçimini kolaylaştırmak kentsel hizmetlerin demokratik ve halkın katılımına açıklık, üreticilik, tüketimin düzenlenmesi ve kaynak yaratıcılığı hususunda engelsiz olmalıdır.
Yerel yönetimler hakkında bu kısa tanımlamalardan sonra ülkemizde yakında yapılacak olan mahalli idare seçimlerindebelediyelerin egemen sınıfların hakimiyeti altında deyilde yönetiminin çağdaş ve sosyal belediyecilik anlayışını esas alan kent içi iktidara ağırlığını koyan emekçi halkın devrimci belediyelerineihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. YazımaCumhuriyet Halk Partisi İzmir-Gültepe’nin efsane belediye başkanı AYDIN ERTEN ‘in bir sözüyle son vermek istiyorum “ Belediye yönetimini sınıfsal bir mücadele alanı olarak benimsiyoruz. Belediye, belde halkının beşikten ölümüne kadar her şeyinden sorumludur. Bu nedenle onun politik bilinçlendirilmesi, kendisi için sınıf olduğu bilincine vardırılması görevi de belediyeye düşer.”
ŞANVER SARISALTUN
Comments