top of page
sanversarisaltun

DEPREM

Türkiye, 6 Şubat sabahı acıyla uyandı. Kahramanmaraş merkezli depremlerle sarsılan 10 kentte büyük bir yıkıma neden olan depremde tüm ülke acıyı yüreğinde hissetti. Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde 6 Şubat Pazartesi günü sabah saat 04.17’de deprem 7.7 büyüklüğündeki deprem 60 saniye sürdü. 7,7 büyüklüğündeki depremin ardından yaklaşık 9 saat sonra saat 13.24’te bir deprem daha meydana geldi. Merkez üssü Kahramanmaraş ‘ın Elbistan ilçesi olan depremin büyüklüğü 7,6 olarak kaydedildi. Bu deprem ise 45 saniye sürdü. Kahramanmaraş, Hatay, Osmaniye, Adıyaman, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Malatya, Kilis ve Adana başta olmak üzere çevre illerde yoğun şekilde hissedildi ve büyük bir yıkıma ve yüzlerce can kaybına neden oldu. Gün birlik ve beraberlik, dayanışma ve yardımlaşma günüdür.

DEPREM NEDİR?

Deprem bir doğa olayıdır, tek başına bir felaket değildir. Depremi felaket haline getiren, insan yerleşimlerinin nasıl inşa edildiğini, kimin nasıl bir evde kaldığına karar veren tercihlerdi. Bu tercihler de siyasal, ekonomik ve sosyal durumlarla bağlantılıdır. Aslında insan yaşamındaki bu durum bütün doğal felaketler için geçerlidir. Dolayısıyla doğal felaket diye bir şey yoktur. Felaket dolayısıyla kimin mağdur olduğu, felaket öncesinde hazırlıklı olunup olunmadığı, felaket karşısında nasıl davranıldığı, felaket sonrası inşa siyasal meseledir. Toplumsal yaşam içerisinde vahşi kapitalizmin kar hırsı hâkim olmasa ve insanlar başka türlü yaşamayı seçmiş olsalardı bu doğa olayı bu boyutlarda bir felakete yol açmayacaktı.

Genel olarak yoksulluğu vuran felaketin sözde doğallığı, felaketin belirli siyasal tercihlerin ve iktisadi çıkarların ürünü olan toplumsal, dolayısıyla da önlenebilir nedenlerini gizleme işlevi görür. Depremi bir felaket haline getiren insanların nerede ve nasıl yaşadığına dair tercih mevcudiyetleridir. İnsanları yaşlı yapılarda, hasarlı konutlarda, yüksek uygunsuz zemine dayanıksız yapılan bloklarda alt alta üst üste yaşamak durumunda bırakan toplumsal koşullar ve koşulların bu şekilde oluşmasına neden olanlar felaketin asıl failleridir.

Felaketler yalnızca yapıları değil köhne düzeni de yıkar. İktidar sahipleri bu durumdan hoşnut olmazlar. Mevcut durumu kontrol altında tutmayı olmuyorsa her türlü şiddete başvurmaya çalışır. Toplumsal denetimi ve sindirmeyi kontrol altına alıp, toplumu felaket sonrası denetlemeye, sindirmeye başlar. Bazen de felaketin bağrından yeni bir iktidar gerçekleşir. Dünyada hemen hemen bütün felaketler sonrası yeni bir olay felaketle kol kola meydanda yerini almıştır.

DÜNYA’DA DEPREM

(“Dayanışma ezilenlerin inceliğidir” Che )

PORTEKİZ

TARİH :01.KASIM. 1755

SAAT : 09:00

DEPREMİN BÜYÜKLÜĞÜ: 7.7

CAN KAYBI : 50.000 insan

Portekiz’in Lizbon kentini neredeyse yok eden deprem 3 dakikadan fazla sürer. Deprem sonrası oluşan tsunami ve yangınlar büyük felakete yol acar.

DEPREM SONRASI:

Lizbon depremi Bir dini bayram günü gerçekleşmesi nedeniyle Tanrı’nın inayeti, doğa olaylarının ilahi ya da seküler nedenleri gibi konular; Voltaire, Kant ve Rousseau gibi isimlerin de yer aldığı Aydınlanma devri filozofları arasında tartışılmaya başlanır. Doğal ya da ilahi nedenlere atfedilen depremin toplumsal nedenleri tartışılır. İlk defa felaketin sosyal içeriği vurgulanır.

JAPONYA

TARİH:01.EYLÜL.1923

SAAT :11:58

DEPREMİN BÜYÜKLÜĞÜ:7.9

CAN KAYBI:140.000 insan

Japonya’nın Honshu adasındaki Kanto vadisi merkezli depremde başkent Tokyo ve liman şehri Yokohoma olmak üzere geniş bir coğrafyada büyük bir yıkımın yanı sıra Deprem dolayısıyla çıkan büyük yangınlar can kaybının daha da büyümesine neden olmuştur.

DEPREM SONRASI:

Egemen güçler Koreli göçmenlerin, komünistlerin ve anarşistlerin yağma eylemlerine giriştikleri, yangın çıkardıkları, içme suyuna zehir karıştırdıkları dedikoduları planlı olarak yayarlar. Koreli mültecilere yönelik önyargılar ve düşmanca yaklaşımlar zaten mevcut olduğundan deprem bölgesinde Korelilere dönük yaygın şiddet eylemleri ve linç girişimlerine kolluk güçlerinin saldırılarının da katılmasıyla 6.000 insan ölür. Mevcut iktidarın bu ırkçı saldırıları bahane ederek komünistleri ve muhalifleri tasfiye etme hareketi hız kazanır.

AMERİKA

TARİH :18 NİSAN.1906

SAAT : 05:00

DEPREMİN BÜYÜKLÜĞÜ: 7.9

CAN KAYBI : 3.000 insan

Amerika’nın San Francisco şehri bu büyük bir depremle yıkılır. Deprem ve sonrasında üç gün boyunca süren yangınlar sonucunda şehrin neredeyse yarısı evsiz kalır.

DEPREM SONRASI:

Deprem sonrasında şehirde müthiş bir yardımlaşma ve dayanışma gerçekleşir. Kurtarma faaliyetleri mükemmel bir şekilde organize edilir, şehir sakinleri beklenmedik bir dayanışma ve yaratıcılıkla bu büyük afetin yaralarını sarmaya başlar. Bu toplumsal dayanışma, yardımlaşma ve örgütlenme iktidar sahiplerini tedirgin eder. Devlet otoriteleri deprem sonrasında oluşan bu toplumsal dayanışmaya başka bir gözle bakar, zapturapt altına alınması gereken bir kargaşa ve itaatsizlik olarak tanımlar. Deprem bölgesinde “yağma” ve “hırsızlık” gerekçe gösterilerek kolluk güçlerine vur emri verilir, yaklaşık 500 şehir sakini kolluk kuvvetleri tarafından öldürülür.

TÜRKİYE

Türkiye’de meydana gelen bu iki deprem sonrasında göçmen düşmanlığının körüklendiği Sosyal medyada Suriyeli mültecileri hedef gösteren çok sayıda provokatör paylaşım yapılıyor, Suriyeliler “yağmacı”, “soyguncu”, “hırsız” olmakla suçlanarak hedef haline getiriliyor. Suriyeli mülteciler yağmayla, depremzedelere saldırmakla suçlanıyor. Daha da vahimi kolluk güçlerine “vur emri” verilmesini talep ederek, ırkçı faşist tehditler savuranlar ortalarda kol gezmektedir. Felaketin içinden bir başka felaket çıkartılmaya çalışılmaktadır. Bu ırkçı nefret kampanyası, güvenlik sorunu gerekçeleriyle felaketin mağdurlarını hedef almakta, asıl suçluyu gizlemeyi ve deprem mağduru insanları bir birine kırdırmayı amaçlamaktadır. Bu eğilimin karşısında durulmalıdır.

Karakışın acımasız soğuklarının yaşandığı bölgede meydana gelen depremde sömürü, yağma ve rant düzeni çökmüş, enkaz altında yoksul halk kalmıştır. Depremlerin çok büyük olmasını, çok sayıda kenti etkilemesini gerekçe göstererek “yüzyılın depremi”, “asrın felâketi” “hangi ülkede olursa olsun böylesi bir yıkım yaşanacağı, hatta daha da büyük olacağı” iddialar doğru değildir. Bu deprem Cumhuriyet tarihimizin en büyük ikinci depremidir. Bu depremlerin ve sonuçlarının böyle olacağı açıkça biliniyor olmasına rağmen gerçek ve ciddi hiçbir tedbir almayan siyasi ve yerel iktidarlar, çürük binaları inşa edenler, denetleyenler, onay verici makamlar hesap vermelidir. Deprem öncesi denetim ve uygulamaların korumasız, depremden sonra müdahalenin geç ve yetersiz kaldığı apaçık ortada iken, bu durumu örtmek için konunun başka yerlere çekilmesine ve ortalığın karıştırılmasına izin verilmemelidir.

Dünyada ilk deprem yönetmeliği, 1924’te Japonya’da uygulamaya konulmuştur.1972’de Şili’nin ilk sismik tasarım yönetmeliği uygulamaya konulmuş. Bu yönetmelik sürekli güncellenerek şiddetle yönetmeliğe ve deprem kültürüne uyulması sağlanmıştır. 1973 ten sonra Şili’de gerçekleşen 7’nin üzerinde büyüklüğe sahip yirmiye yakın depremin hiçbirinde ölü sayısı tek haneli rakamları geçmemiştir. Şili Türkiye gibi gelişmekte olan bir ülke. Fakat depremle mücadele konusunda bu iki ülke arasındaki çok büyük bir farklılık var. Şili, Güney Amerika’nın en aktif deprem bölgesinde dünyadaki depremlerin yüzde 90’ından fazlasının gerçekleştiği Pasifik Deprem Kuşağı’nda yer alıyor. Şili’de depremlerde artık can kaybı olmadığı gibi depremde “felaket” anlamına gelmiyor. Türkiye’de ise hiçbir kelime, depremin yol açtığı yıkımı tanımlamaya yetmiyor.

Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremlerde, Hatay’da büyük bir tahribat yaşanırken, Erzin ilçesinde tek bina yıkılmadı, tek bir yaralı ve can kaybı olmadı. Erzin Osmaniye’nin 20, Hatay’ın da 110 kilometre uzağında . Erzin Belediye Başkanı Ökkeş Elmasoğlu herkesin biraz düşünmesi gereken bir yanıt verdi: ‘Kaçak yapılara izin vermedik’. Türkiye’nin büyük bir kısmının fay hatları üzerinde olduğu bilinmektedir. Devleti yönetenler sismik tasarım yönetmeliğini sürekli güncellemeli, acilen fay yasasını çıkarmalıdır. Kapsamlı deprem politikası oluşturarak, depremle beraber yaşamayı öğrenmeyi esas alan deprem kültürünü toplumun her alanına yerleştirmelidir.

0 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

ZAFER BAYRAMI

BAŞKUMANDAN ZAFERİ - ZAFER BAYRAMI Anadolu düşman işgalinde iken, 5 Ağustos 1921 tarihinde Türk milletinin kaderini belirleyecek bir...

コメント


bottom of page